Gerçek bir kahramanın romanı: ’Madalyasız’

Gerçek bir kahramanın romanı: 'Madalyasız'

Mehmet Uluğtürkan'ın ilk romanı 'Madalyasız' raflarda yerini aldı. 'Madalyasız', benzeri görülmemiş bir söz vererek, 1920 kışında Fransızlarla çarpışan bir ağanın gerçek yaşamöyküsünü anlatıyor.

12 Aralık 2017 - 13:31 - Güncelleme: 12 Aralık 2017 - 14:29

Refleks -

Emsalsiz bir söz vererek kendisi ve oğlu dâhil 120 kişilik çetesine liderlik eden ve Mustafa Kemal Paşa'nın emriyle Maraş'ın Fransız işgaline karşı direniş mücadelesine katılan Yeniceli Mehmet Ağa’nın (1864-1937) gerçek yaşamöyküsü, Mehmet Uluğtürkan tarafından romanlaştırıldı. Gazeteci Mehmet Uluğtürkan’ın ilk romanı olan 'Madalyasız', çetesine katılan gönüllü savaşçılara "Şehit olursanız, 40 yıl boyunca ailenize ben bakacağım" diye taahhütte bulunan, kendisi ve ölümünden sonra ailesi tarafından bu sözü yerine getirilen Mehmet Ağa'nın başından geçen çarpıcı olayları, tarihi gerçeklere bağlı kalarak anlatıyor.

BİR KAHRAMANLIĞIN ROMANI

Deneyimli bir gazeteci olan Mehmet Uluğtürkan’ın yaklaşık 3 yıl araştırma yaptıktan sonra kaleme aldığı 'Madalyasız', Doğan Kitap’tan çıktı. Kitabevleri ve internet siteleri üzerinden okuyucuyla buluşan 'Madalyasız'da, o yıllarda Sivas'a bağlı olan Darende'nin en varlıklı kişilerinden Mehmet Ağa'nın kulaktan kulağa anlatılırken ayrıntıları kaybolmuş yaşamöyküsünün bilinmeyenlerine de yer veriliyor. Uluğtürkan'ın arşiv belgelerine dayanarak yazdığı romanda, Kurtuluş Savaşı'na hazırlanan Anadolu'daki ilk önemli direniş olan Maraş Savunması da tüm çarpıcı boyutlarıyla ve sürükleyici bir dille anlatılıyor.


MEHMET ULUĞTÜRKAN KİMDİR?

1972'de Darende'de doğdu. Halkla ilişkiler üzerine ön lisans, işletme üzerine lisans eğitimi aldı. Yüksek lisansını, Çukurova Üniversitesi'nde yönetim ve organizasyon üzerine yaptı. Gazetecilik hayatına 1989 yılında muhabir olarak başladı. 1998-2004 yılları arasında Adana Sanayi Odası basın danışmanlığı görevini yürüttü. 2008'de ortağı Esra Özden'le birlikte Türkiye'nin ilk bölgesel ekonomi yayını Refleks gazetesini kurdu. 2009 yılında yaptığı bir haberle, Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü'nce düzenlenen yarışmada araştırma dalında Türkiye birincisi oldu. Onlarca kuruluştan mesleki ödüller aldı. Hürriyet gazetesinin Çukurova-GAP yayınında bir yıl kadar köşe yazarlığı yaptı. Çukurova Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde öğretim görevlisi olarak 'Ekonomi Gazeteciliği' dersi verdi. Ekonomi Gazetecileri Derneği Yönetim Kurulu üyesidir. Selma Uluğtürkan'la evli olan Mehmet Uluğtürkan'ın, Türkan ve Nadiye isimli iki kızı vardır.

ROMANDAN BİR BÖLÜM

"...Önce Yeniceli Mehmet Ağa'ya öptürdü elini. Yanı başındaki su dolu tasa parmağını batırdı. Islanan parmağını, Yeniceli Mehmet'in dudaklarına sürdü. Sonra bir diğer erlere el öptürdü, sırtlarını sıvazlayıp dua etti. Her öpenin dudağına elini batırdığı tastan su sürdü. 'Ölümlük kalımlık bir tas zemzemim vardı, nasip sizeymiş' deyiverdi. Gülsuyuyla çoğalttığı bir tas zemzem suyu, yüz yirmi ere yetti. Kalan son damlaları da kendi avuçlarına döktü, oğlu Kâzım’ın yüzüne sürdü. Öptü, kokladı, bir daha çekti içine…

'Hadi, durmayın gidin şimdi. Buralara düşman ayağı değdirmeyin sakın. Haklarımızın hepsi helal size...'

Tek tek Gülcihan Ana'nın elini öpen, 'Allah razı olsun' diyen yüz yirmi silahlı, Elbistan'a giden keçi yolunda atlarını dörtnala koşturdu.

Gülcihan Ana'nın yanaklarından iki damla yaş süzüldü. Savaşın sonunu görecek kadar ömrü olursa bu yiğitlerin çoğunu bir daha göremeyeceğini iyi biliyordu. Hatta belki de… Boğazına bir yumru oturdu… 'Allah'ım beni onlardan sonraya bırakma!' dedi. Toz bulutu gözden kaybolana kadar öylece bakakaldı arkalarından." |

Bu haber 12794 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 2 Yorum
  • Yaşar Aktaş
    6 yıl önce
    Roman, yalnızca yiğit Yeniceli Mehmet Ağa'nın yurtseverliğini ortaya koymuyor; günümüzde neredeyse yitip gitmekte olan vatan sevgisini, onuru, sözüne sadık kalmayı, hiçbir ödül beklemeden yaşamın heyecanını, değerini, önemini paranın, makam hırsının körelttiği belleklere etkili biçimde çağrıştırıyor. Özellikle genç kuşağın kesinlikle okuması gereken, emek ürünü çok değerli bir yapıt. Geçmiş, günümüzdeki sorunlara somut çözümler üretmeli ki, insanlık, özgürlüğün farkındalığının bilincine varsın, tadını alsın. Sayın Mehmet Uluğtürkan'ı candan kutlar, benzer çalışmaların üretilmesini özendirmesi dileklerimle.
  • MEHMET ULUĞTÜRKAN
    5 yıl önce
    Ne kadar güzel ifade ve dilekler. Yenileri için teşvik edici. Çok teşekkür ederim.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
"Atatürk en çok Adana'yı sevdi"
Büyülü koku, dostluğu tütsülemeye hazır
Büyülü koku, dostluğu tütsülemeye hazır