Covid-19'a vergisel bakış

Covid-19 salgınının 11 Mart'tan itibaren Türkiye'de de görülmesi ve ölümlerin her geçen gün artarak devam etmesi, iş dünyası açısından yeni bir süreci başlattı. Hazine ve Maliye Bakanlığı KDV'den muhtasara vergilerin beyan edilmesi ve ödenmesini erteledi.

Refleks 

2019’un son günlerinde Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan koronavirüs küresel salgınının dünya üzerinde yayılmasını haber bültenlerinde izlerken 11 Mart’ta ilk vakanın ülkemizde de görülmesi ile birlikte bir anda kendimizi bir anda sürecin içinde bulduk. Ülkemizin sağlık politikaları salgını daha makul düzeyde atlatmamız açısından umut verse de, yine de endişeli bekleyişimiz devam ediyor. Ülke genelinde evde kalma konusunda bir irade ortaya koymaya çalışsak da dönmeye devam eden ekonomi çarkları bazı kesimler açısından hâlâ çalışma ortamlarında içerisinde bulunmayı zorunlu hale getiriyor. Devlet bütçesi olarak gelirlerimizin yaklaşık yüzde 90’ının vergilerden oluştuğu düşünülürse, salgın dolayısı ile devletin sağlık politikalarının yanı sıra vergisel anlamda maliye politikalarının ne kadar önemli olduğu daha net anlaşılacaktır. Bu dönemde hem vergisel olarak hem istihdam ve sosyal güvenlik anlamında birçok düzenleme yapıldı ve yapılmaya devam ediyor.

BİRÇOK SEKTÖR İÇİN MÜCBİR SEBEP İLANI

Bu dönemde en çok telaffuz edilen kavramlardan biri “mücbir sebep”, yani önüne geçilmesi elde olmayan, istek dışında oluşan olağanüstü durum… Yukarıdaki tanımdan da anlaşılacağı üzere, ortada bir mücbir sebep durumunun olduğu su götürmez bir gerçek. Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından ilk önce vergisel anlamda mücbir sebep hali içerisinde olan sektör belirlemeleri yapıldı. 24 Mart tarihli 518 sayılı VUK genel tebliği ile AVM’ler dâhil perakende, sağlık hizmetleri, mobilya imalatı, demir çelik, madencilik, bina inşaat hizmetleri, endüstriyel mutfak imalatı, otomotiv, araç kiralama, depolama faaliyetleri, ulaşım, sanatsal hizmetler, matbaacılık, konaklama faaliyetleri, lokanta, kıraathane dâhil yiyecek ve içecek hizmetleri, tekstil, etkinlik ve organizasyon hizmetleri sektörlerinde faaliyette bulunan mükelleflerin bu salgından etkilendiği ve mücbir sebep halinde olduğu belirlendi. Mücbir sebep hali içerisinde olan sektörlerde faaliyet gösteren firmaların KDV-muhtasar-BA/BS-defter beratları gibi beyan süreleri, temmuz ayına (27 Temmuz), bu beyanlara ilişkin ödemeler sırası ile ekim-kasım-aralık aylarına ertelendi. Aynı şekilde SGK’ya yapılacak ödemeler de aynı takvimler dâhilinde ertelendi. 

KAPANAN İŞYERLERİNE KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİ

Kısa çalışma ödeneği de işsizlik sigortası fonu kapsamında sağlanan bir imkân olarak, bu salgın dolayısı ile işyerindeki haftalık çalışma sürelerinin geçici olarak en az üçte bir oranında azaltan veya süreklilik koşulu aranmaksızın işyerinde faaliyetin tamamen veya kısmen en az dört hafta süreyle durduran işyerlerine işçi maaşlarının bir kısmının devlet tarafından karşılanması olarak sunuldu. Burada ödenecek ücret hesaplaması, sigortalının son 12 aylık prime esas kazançları üzerinden hesaplanacak günlük ortalama kazancın yüzde 60’ı üzerinden yapılmaktadır. Bir işçinin kısa çalışma ödeneğine hak kazanabilmesi için, işverence kuruma yapılan başvurunun uygun bulunmasının yanında, kısa çalışmanın başladığı tarihten önceki son 120 gün içinde kesintisiz çalışmış olması ve son üç yıl içinde adına en az 600 gün işsizlik sigortası primi bildirilmiş olması gerekmektedir. Asıl sorun da burada başlıyor; çünkü işsizlik sigortası almaya hak kazanmayan işçiler bu bahsedilen kısa çalışma ödeneğinden de faydalanamıyor. Hal böyle olunca mesela, işyerinde çalışmaya 4 aydan daha önceki sürede başlayan işçiler bu imkândan maalesef faydalanamıyor. Bu konuda oluşan mağduriyet 16 Nisan’da yayınlanan 7244 sayılı yasa ile yapılan düzenlemeler sayesinde giderilmeye çalışıldı. Bu yasa ile “Kısa çalışma ödeneğinden faydalanamayan çalışanı, ücretsiz izne ayırarak, günlük 39,24 TL ödeme alması sağlanabilecek” şeklinde düzenleme yapıldı.