Geçtiğimiz günlerde SKAL International’ın Çukurova Kulübü Başkanı Erol Altun aradı.
“Adana’ya Gastronomi Müzesi kazandırılması için çalışıyoruz. Bir toplantı yapacağız, katılır mısınız?” dedi.
Konu Adana’nın kazanımı olunca elbette ‘hayır’ deme şansım yoktu. İyi ki de gitmişim.
Çünkü Başkan Altun, toplantıya müzecilik dünyasının en saygın isimlerinden birini davet etmişti: Emin Mahir Balcıoğlu.
Mimar. ODTÜ’de hocalık yapmış. Türkiye’de ve dünyada sayısız müze kurmuş. ‘Sabancı Müzesi’nden Katar’daki ‘Kölelik Müzesi’ne uzanan geniş bir tecrübe…
Balcıoğlu’nun anlattıkları ufuk açıcıydı.
Müzelerin artık bir kez gezilip çıkılan yerler olmadığını, her seferinde yeni bir şey öğrenilen okullar haline geldiğini söyledi. Yapay zekânın müzeciliğe nasıl entegre edildiğini, şehir ekonomilerine katkılarını aktardı. Ve en sonunda noktayı koydu:
“Adana’ya üst düzey bir gastronomi müzesi çok yakışır.”
Katılmamak mümkün değil.
Bu vizyoner adım için başta Erol Altun ve SKAL Çukurova Kulübü üyelerine teşekkür ediyorum.
Düşünün; Adana sadece kebapla anılmaktan çıkar, ev yemeklerinden deniz mahsullerine mutfağının bütün zenginliğiyle dünyaya açılır.
Altun’un sözleri bu tabloyu özetliyordu:
“Kebaptan şalgama, tencere yemeklerinden tatlılara, balıklardan deniz ürünlerine uzanan geniş bir yelpaze… Portakal Çiçeği Karnavalı, Lezzet Festivali, Altın Koza… Tarım havzasının sunduğu tazelik… Gastronomi, Adana’da sadece yemek değil, kültürel bir deneyim.”
Haklı.
Emin Mahir Balcıoğlu da sürdürülebilirlik boyutunu vurguladı. Atölyeler, seminerler, uygulamalı mutfaklar… Yani sadece sergilenen değil, üreten, öğreten, deneyimleten bir müze. Gastronomi alanında adeta bir Ar-Ge merkezi. Dünyanın dört bir yanından gurmelerin, şeflerin, gezginlerin uğrak noktası olacak bir merkez. Üstelik yüksek gelir grubundan turisti de Adana’ya çekebilecek bir cazibe.
Toplantıya Adana Büyükşehir Belediyesi’nden Kent Tarihi ve Tanıtımı Daire Başkanı İlhan Taş’ın katılmış olmasını da çok anlamlı buldum. Gökhan Kardeşler (Ekar Global), Yaşar Ateşoğlu (Adana Turizm), Alper Gergin (Puzzle Trawel), Fırat Uzer (Sağlık Turizmi Derneği Başkan Yardımcısı), Fikret Taşgıran (Fikr-Et Restoran), Selçuk Savaşan (Gurme) de görüş ve önerileriyle toplantıya katkı sağladılar.
Bu iş sadece SKAL Çukurova’nın değil; yerel yönetimin, STK’ların, gıda sektörünün ve kısacası bütün Adanalıların meselesi.
Unutmayalım: UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’na adını yazdırmaya ramak kalmış bir kente, Gastronomi Müzesi çok ama çok yakışacak.
Bu arada Seyhan Otel’deki yöneticiliğinden tanıdığımız Tacim Büyüktaş, girişimciliğini ‘Cadde Toros’ adını verdiği bir restoranla taçlandırmış. Toplantı buradaydı. Ev sahipliği için teşekkür ediyorum.
YORUMLAR