Cumhuriyet… Bir ulusun yeniden doğuşunun, aklın, bilimin ve özgür iradenin zaferidir. 29 Ekim 1923’te yalnızca bir yönetim biçimi ilan edilmedi. Aynı zamanda çağdaş bir toplum olmanın, kadınların, gençlerin, üreticilerin ve düş kuran her bireyin önündeki zincirler kırıldı.
Mustafa Kemal Atatürk’ün “En büyük eserim Cumhuriyettir” sözü, sadece geçmişi değil, geleceği de aydınlatan bir pusuladır.
Cumhuriyetin ilk yıllarında sanayi, tarım ve eğitim alanında atılan adımlar, bugünün girişimcilik ruhunun da temelini oluşturdu. Atatürk, “Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, müritler memleketi olamaz. En hakiki mürşit ilimdir, fendir,” derken aslında bugün ‘inovasyon’ dediğimiz kavramın tohumlarını atıyordu.
Bugün bir girişimci, yeni bir teknoloji geliştirdiğinde, bir kadın kooperatifi yerelde üretimi yeniden canlandırdığında, bir genç yazılımcı küresel bir fikirle yola çıktığında, aslında Cumhuriyetin o üretken, bağımsız ve akılcı ruhunu yaşatıyor.
Ekonomi sadece rakamlarla değil, özgürlükle de ilgilidir. Üreten bir toplum, bağımsız bir toplumdur. Atatürk’ün “Siyasi ve askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsun, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazsa kalıcı olmaz,” sözü, bugün de kulağımıza küpe olmalı.
Cumhuriyetin ikinci yüzyılına girerken Türkiye’nin en büyük gücü, yeni fikirler, yeni markalar ve teknolojiye inanan genç zihinlerdir. Yerli üretimi destekleyen girişimler, sürdürülebilir tarım projeleri, dijital dönüşüm yatırımları, bu ülkenin ekonomik bağımsızlığının yeni cepheleridir.
Bugün yapay zekâ, yeşil enerji, biyoteknoloji ve dijital ticaret, Cumhuriyet’in ‘Muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkma’ hedefinin modern versiyonlarını temsil ediyor. Türkiye’nin geleceği, gençlerin fikirlerinde, kadınların üretim gücünde, girişimcilerin risk alma cesaretinde saklı. Ve her yenilik, Atatürk’ün “Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim,” sözündeki o direncin, o inancın günümüzdeki karşılığıdır.
Bugün Türkiye’nin her köşesinde, küçük bir atölyede, bir laboratuvarda ya da bir girişim ofisinde Cumhuriyetin ışığı yanmaya devam ediyor. O ışık bazen bir yazılım kodunda, bazen bir tarım girişiminde, bazen de bir öğrencinin hayalinde parlıyor.
Cumhuriyet sadece bir geçmiş değil; her gün yeniden inşa ettiğimiz bir gelecek projesidir.
Bu 29 Ekim’de, sadece geçmişi anmayalım.
Cumhuriyetin bize yüklediği en büyük sorumluluğu hatırlayalım: Üretmek, yenilik yapmak, paylaşmak ve daha aydınlık bir yarın için umutla çalışmak.
Çünkü biz biliyoruz:
Cumhuriyet, geleceği düşleyenlerin eseridir.
Lise yıllarında inovasyon peşinde olmak
Canım kuzenim Reyhan Türe, Okul Aile Birliği Başkanı olduğu İstanbul Lider Koleji Adana Kampüsü’ndeki Home Coming Festivali’ne davet etti; gittim. Birlikte keyifli bir cumartesi günü geçirdik.
Ana sınıfından liseye kadar öğrencilerin sahne aldığı bale ve konser gösterileri, rengarenk stantlar, çocuklarıyla birlikte eğlenen anneler ve babalar… Her şey çok güzeldi.
Reyhan, bazı stantlardan elde edilen gelirin tedavi gören öğrenciler için kullanılacağını söyleyince daha da mutlu oldum.
Girişimcilik Ekosistemi Derneği Başkanı olarak elbette en uzun süre kaldığım yer, robotik çalışmalar yapan öğrencilerin standı oldu.
“Andromeda” adını verdikleri takımla kendi robotlarını geliştirmişler. Hareket kabiliyeti ve gücü biraz daha artırıldığında uzaktan kumandalı, işlevsel bir forklifte dönüşecek robotun maharetlerini izledim.
Takım kaptanı Yiğit Deniz Samanlıoğlu ile sohbet ettim. Hedeflerinin, dünyanın dört bir yanından lise öğrencilerinin kendi robotlarıyla katıldığı First Robotic Competition yarışmasına gidebilmek olduğunu söyledi. Yarışmada mutlaka derece alacaklarına inanan gençler, ABD yolculuğuna çıkabilmek için sponsor arıyor.
Umarım bu desteği bulurlar ve o deneyimi de yaşarlar.
Her zaman söylüyorum: Türkiye’yi girişimcilik büyütecek.
Tabii ki bu gençler gibi, daha lise çağında inovasyon ve teknolojiyle yakından ilgilenen gençlerle…
İstanbul Lider Koleji yöneticilerini kutluyorum. Çok güzel bir festivaldi; Adana’ya değer kattı.

YORUMLAR