Sayısal veriler başka şeyler söylüyor
MEHMET ULUĞTÜRKAN

MEHMET ULUĞTÜRKAN

[email protected]

Sayısal veriler başka şeyler söylüyor

22 Ocak 2019 - 17:57

İlgili ilgisiz, bilgili bilgisiz, iyimser düşünen ya da moral bozan birçok kişi, kendi gözlemine göre ya da herhangi bir veriyle şehrini değerlendiriyor.

Uçtuk’ diyen de var ‘battık’ diyen de.

Birçok veri var. Ama illerin ekonomik büyüklüğünü gösteren tablo tek.

İhracat miktarına bakıp ilin ekonomik büyüklüğünü değerlendirmek doğru sonuç vermez.

Yaşam endeks sıralaması kentin ekonomik büyüklüğü hakkında fikir vermez.

İllerin ekonomik büyüklüğünü gösteren tablo tektir.

İl Bazında Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’ tablosu her kentin ekonomik büyüklüğünü anlatmaya yeter.

Yani bir kent bir yılda tarım, sanayi ve hizmet sektörlerinde ne kadar değer yarattıysa, yurtiçi hasılaya ne koyduysa büyüklük buradan ölçülebilir.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) geçtiğimiz hafta  cari fiyatlarla ‘İl Bazında Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’yı açıkladı.

Büyüklük sıralaması tartışmalarında en çok adı geçen Adana, yarattığı 62.3 milyar TL’lik katma değerle  Türkiye’nin ekonomik büyüklükte 8’inci büyük kenti. Adana’nın üzerinde İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Kocaeli, Antalya ve Konya var. Adana’nın ekonomik büyüklük sıralamasında sürekli telaffuz edildiği gibi geriye gidiş yok. Geriye gitmek demek bu rakamların aşağı inmesi demek. Rakamlar aşağıya inmediğine göre geriye gidiş yok. ‘Yerinde sayıyor’ diyebilmek için de rakamların aynı kalması lazım ki böyle bir durum da söz konusu değil.

2015 yılında 47.1 milyar TL değer yaratan Adana, 2016’da büyümesini yüzde 12.3 artırarak 52.9 milyar TL’ye yükseltmiş. Bir sonraki yıl yüzde 17.7 artırmış.

Türkiye ortalamasının üzerinde büyüme performansı sergileyen Adana için ‘Geriye gidiyor’, ‘Battı’ söylemleri kime ne kazandırıyor, bilmiyorum.

Ama moral kaybettirdiği, motivasyon düşürdüğü, yatırımcı kaçırdığı kesin. Bu bilinçli ya da bilinçsiz olumsuz söylemler, finansçıların Adana’ya şaşı bakmasına, nitelikli nüfus kaybına, gençlerin farklı kentlerde iş arayışına da neden olduğunu belirtmem gerek.

Var olan potansiyele göre Adana’nın ekonomik büyüklükte 8’inciliği değil, en azından 4’üncü sırada olması gerektiği söylenirse buna katılırım. Ama farklı tablolara bakıp ‘Adana, 16, 28, 38’inci sıraya geriledi’ diye ifade kullanmak sadece haksızlık değil, aynı zamanda Adana’ya vurulan bir darbe.

Özellikle iş dünyasının önderleri doğru bilgilerle etraflarını bilgilendirmeli.

Adana’nın son 25 yılını yakından takip ediyorum. Kent ekonomisinin uzun yıllar 8’incilikte kalmasının birkaç ana nedeni var.

1)     Doğru yönetilmedi. (Aytaç Durak faciası yaşandı) ‘Sadece ben bilirim’ci Durak, uygulamalarıyla Sabancı başta olmak üzere yatırımcıları şehirden uzaklaştırdı. Milyar dolar borçlanarak ürettiği, işlevsiz  hafif raylı sistemle şehrin kalbine çöp bir yatırım gömdü. Şehrin tek sahibi olma çabaları çerçevesinde kendi medyasını, kendi STK’sını, kendi zenginliğini yarattı. 

2)     Güneydoğu’dan terör nedeniyle birkaç yıl içerisinde alınan 500 bin vasıfsız göç Adana’nın sosyo-ekonomik yapısını altüst etti. Verimli tarım arazileri üzerine hiçbir altyapısı bulunmayan yerler gecekonduyla doldu. Yeni yerleşim alanlarındaki estetik mahrumu betonlaşma adeta modern gecekondularla trafikten çevreye sorunları getirdi. Beceriksiz yerel yönetim  bu durumu Ankara’ya anlatamadı ve gelişen sorunların altında kaldı. Belki de bilinçli yapıldı. Oluşan gecekondu mahalleleri oy deposu olarak görüldü. Sadece ucuz ekmek ve ucuz otobüs hizmetiyle birkaç kez seçim kazanma malzemesi yapıldı.

3)     Ankara’dan bakıldığında görülen ‘Zengin Adana’ imajı, kente zarar verdi. Bu şehrin Güneydoğu’daki birçok ilden daha zor durumda olan Feke, Saimbeyli, Tufanbeyli gibi ilçelerinin bulunduğu, başkente anlatılamadı. Sanayi yatırımlarında Osmaniye başta olmak üzere komşu kentlere verilen teşvik imkanlarından Adana mahrum bırakıldı.

4)     Türkiye’nin en büyük eğitim kurumları arasında yer alan Çukurova Üniversitesi, sanayiyle yeterli yakınlaşmayı sağlamadı. İçine kapalı bir üniversitede üretilen tezler raflarda kaldı. Şehir sanayisi ar-ge’ye yeterli kaynak ayırmadı. Birçok sanayi kuruluşu klasik, alışılagelmiş üretime devam etti. Katma değeri yüksek üretimde gecikti.

5)     Yerel yöneticiler kutuplaştıran ve bölen bir anlayışı benimsedi. Güç birliği, ortaklıklar yeterince yapılamadı. Hemen her sektörde Türkiye’nin diğer şehirlerinden daha fazla ve deneyimli şirketleri bulunan Adana’da çok ortaklı, güçlü, marka yaratan tek bir şirket bile kurulamadı. Kurulma çabalarına engel olundu. Kurulanın başarısız olması için kendi ortakları dahil herkes çaba sarf etti.

Önümüzde bir yerel seçim var. Vizyoner, birleştirici, Adana’yı seven ve potansiyeline güvenen yöneticiler seçebilirsek...

Sadece şu son 25 yılda yaptığımız yanlışları yapmasak, şehrimizin gücüne inansak, motivasyon bozacak söylemlerden kaçınsak bile önemli mesafe kat edebiliriz. 

Bu yazı 3025 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 1 Yorum
  • mümtaz yurdaer
    5 yıl önce
    Adana 60 - 70 yıl önce basta üretim ve sanaycilik olmak uzere Istanbul un alternatifi ilk şehirdi.... Bugünde öyle.... Maalesefki zaman içerisinde birbiriyle mücadele etmekten hizmet getirmeyi unutan bakan vekil ve yerel idareciler sebebiyle bu hiçbir zaman görülmemiştir. Bu şehir yıllarca Mülki Amirleri , Üniversite ile Büyükşehir Belediyesi , İlçe Belediyeleri ile Sanayi Odası , Ticaret Odası ile Spor kulüpleri bile birbirleriyle kavgalı bir şekilde yönetilmeye çalışılmıştır. Burada en büyük soru şudurki bu şehrin yıllardır abisi yoktur.... Belediyecilikte istenilen performans maalesef yakalayamamıştır. Oysa bir kentin gerçek sahibi halk ve belediyelerdir. Hal böyle olunca maalesefki daha yukarılarda olmamız gerekirken aşağılarda olmayışımıza şükreder hale gelmişizdir ADANA Daha fazlasını haketmektedir Bugun STK lar ve Adanalının enerjisi ile yapı*** etkinliklerle(portakal,kebap vs vs) ruhunu korumaktadır Dileğim liyakat sahibi cözüm üretecek bu kentin insanları bu kenti yönetsin.

Son Yazılar