Zorunluluk yatırıma nasıl dönüşür?

Zorunluluk yatırıma nasıl dönüşür?

Boğaziçi Ventures Yatırımcı İlişkilerinden Sorumlu Partner Tuna Erçilli, Ar-Ge merkezi yükümlülüklerinin yalnızca bir yasal zorunluluk değil, aynı zamanda şirketlerin geleceğe yatırım yapma fırsatı olduğunu söylüyor. Erçilli, girişim sermayesi fonlarını ve avantajlarını Refleks okurları için yazdı.

03 Kasım 2025 - 12:23 - Güncelleme: 03 Kasım 2025 - 12:39

 

 

Son yıllarda, teknoloji girişimciliğinin hız kazanmasıyla birlikte şirketler, yükümlülüklerini yalnızca hibe ve destek biçiminde değil, yatırım aracı olarak da değerlendirme eğilimindedir. Bu noktada, girişim sermayesi yatırım fonları (GSYF), hem finansal getiri potansiyeli hem de Ar-Ge yatırımlarının sürdürülebilirliği açısından öne çıkan bir araç haline gelmiştir.

Bu yazı ile özellikle yıl sonu Ar-Ge teşvik yükümlülüklerini optimize etmek isteyen şirketlere seçim yaparken gözönünde bulundurmaları gereken konuları kısaca özetlemek istedik.

GSYF-KULUÇKA YATIRIMI FARKI

Şirketlerin Ar-Ge teşvik yükümlülüklerini yerine getirirken başvurabilecekleri iki temel yol vardır:
(1) Doğrudan kuluçka veya girişim yatırımı yapmak,
(2) Bir GSYF üzerinden profesyonel bir portföy yönetimi kapsamında yatırım gerçekleştirmek.

Kuluçka yatırımları, genellikle yüksek riskli, erken aşama girişimlere doğrudan yapılan yatırımlardır. Şirketin kendi bünyesinde yönetilmesi, operasyonel yük, takip zorluğu ve likidite sorunu gibi dezavantajlar yaratabilir.

Buna karşılık, GSYF’ler (Girişim Sermayesi Yatırım Fonları), profesyonel portföy yöneticileri tarafından yönetilen, belirli stratejilere sahip, denetlenebilir ve vergisel açıdan avantajlı yapılardır.

GSYF’ler, yatırımcılarına;

  • Riskin portföy ölçeğinde dağıtıldığı,
  • Profesyonel raporlama ve denetim süreçlerine tabi,
  • Gelirlerin vergiden istisna olduğu,
  • Çıkış süreci planlanabilir bir yatırım ortamı sunar.

Bu nedenle, yükümlülüklerin GSYF aracılığıyla yerine getirilmesi hem yasal uyum hem de finansal verimlilik açısından kurumlar için çok daha stratejik bir seçenektir.

FON SEÇİMİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER 

Şirketlerin Ar-Ge yükümlülüklerini yerine getirirken doğru GSYF’yi seçmesi hem mali verimlilik hem de stratejik etki açısından kritik önem taşır.

FON SEÇİMİ VE KRİTERLER

Kısa vadeli getiri mi, uzun vadeli değer yaratımı mı hedefleniyor?

Yatırım süresi ve likidite: Yükümlülük tutarının nakit akış planıyla uyumlu olması gerekir.

Fon yöneticisinin geçmiş performansı: Yönetim ekibinin tecrübesi, başarı hikâyeleri ve fon geçmişi önemlidir.

VERGİSEL AVANTAJLAR, RAPORLAMA, ŞEFFAFLIK

GSYF kazançlarının vergiden istisna olması, yükümlülüklerin verimli şekilde karşılanmasını sağlar. BV Portföy gibi SPK denetiminde çalışan kurumlar, yatırımcılara düzenli raporlama yapar ve uyum süreçlerini kolaylaştırır.

Bu unsurların tümü birlikte değerlendirildiğinde, GSYF seçimi yalnızca bir ‘yükümlülük giderimi’ değil, aynı zamanda uzun vadeli stratejik yatırım kararı haline gelir.

Özetle, Ar-Ge teşvik yükümlülükleri, sadece bir mali sorumluluk değil; doğru yönetildiğinde şirketlerin inovasyon ekosistemine katkıda bulunmasını sağlayan bir fırsattır.

Fonları yöneten portföy yönetim şirketi veya VC’nin; teknoloji yatırımları konusundaki tecrübesi, profesyonel portföy yönetimi anlayışı, sektör tecrübesi ve yatırım evreninin genişliği gibi kriterler, bu yükümlülüklerin hangi ölçüde etkili, denetlenebilir ve yüksek potansiyelli yatırım fırsatlarına dönüşeceği konusunda kilit rol oynamaktadır. Yıl sonu yaklaşırken, Ar-Ge merkezleri ve teknokent şirketleri için en doğru strateji, yükümlülüklerini sadece tamamlamak değil; bu süreci uzun vadeli bir büyüme aracına çevirmektir.

Bu haber 493 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
12 Kasım’da başlıyor
12 Kasım’da başlıyor
Cumhuriyet güneşiyle uyanan Adana
Cumhuriyet güneşiyle uyanan Adana