Verimli toprak, su kaynakları, 150 yılı aşan sanayi kültürü ve sektörel çeşitlilik, gastronomi-karnaval turizmi, deniz, su ürünleri, endemik bitki çeşitliliği, stratejik konum… Potansiyeliyle Anadolu’da ikincisi olmayan şehir Adana… Değer fazla olunca hangi alana odaklanacağına karar vermekte zorlanan bu yüzden de her alanda dikkat eksikliği yaşayan bir şehir…
Biz de kimseyi inandıramıyoruz.
Adana, kişi başına düşen gelirde Türkiye ortalamasından 3 bin dolar daha düşük seviyesiyle iller sıralamasında 31’inci sırada.
Adana, sosyo-ekonomik gelişmişlik sıralamasında 81 ilin 27’ncisi.
973 ilçenin bulunduğu Türkiye’de Adana’nın gelişmişlik listesinde Feke ile 899’uncu, Saimbeyli ile 895’inci, Aladağ ile 818’inci ilçeleri var. Üstelik sorun sadece Toros dağlarındaki ilçelerinde değil, denize uzun sahilleri bulunan 684’üncü sıradaki Karataş, 589’uncu sıradaki Yumurtalık ilçeleri de var.
1990’da nüfus büyüklüğü bakımından Türkiye’nin 4’üncü büyük şehri olan Adana, o tarihten bu yana terör nedeniyle Güneydoğu’dan vasıfsız yaklaşık 500 bin ve Suriye iç savaşı nedeniyle 250 bine yakın Suriyeli göç aldı. Buna rağmen nitelikli göç vermeye devam eden
240 BİN KİŞİNİN SAĞLIK PRİMİ DEVLETTEN
Adana, bugün 2 milyon 280 bin nüfusuyla Türkiye’nin 7’nci büyük şehri.
Bu nüfusun 240 bin kişisinin sağlık sigortası primleri devlet tarafından karşılanıyor. Bu haliyle Adana, Türkiye’nin yeşil kartlı sayısında 6’ncı şehri.
Osmanlı İmparatorluğu’nun hepi topu iki sanayi şehrinden biri… Çanakkale’de yaralılarımıza sargı bezi ve pamuk gönderen fabrikalara sahip Adana… Sanayi kuruluşlarıyla Cumhuriyet’in atılımları için gerekli vergileri ödeyen Adana…
Pamuk ağaları, gösterişli sosyal yaşamı, Türk sinemasının, sanatının, sporunun sponsoru…
Bu yüzden Adana’nın günümüzdeki bazı rakamlarına inanmakta güçlük çekiliyor. Aynı durumdan kaynaklı “Zengin Adana” imajının uzun yıllar özellikle teşvik uygulamalarında şehre zarar verdiğini belirtenler de çoğunlukta.
Her neyse… İyi yönetilemeyen, uzun süren rehavet dönemi sonrası Adana’nın geçmişi yerine geleceğini konuşmanın daha iyi olacağını savunanlardan biri olarak birkaç alana dikkat çekmek istiyorum.
KAMUDAN BEKLENEN ÖNCELİKLİ YATIRIM SULAMA
İlki tarım… Yaşadığımız pandemi sürecinde tüm ülkelerin ilk refleksi gıda ve tarımsal ürün ihracatlarını durdurmak oldu. Dolayısıyla stratejik sektör sıralamasında tarım ve gıda en üst sıralara yerleşti. Verimli toprakları, uygun iklim yapısı, bilinçli çiftçileri ve özellikle Seyhan ve Ceyhan gibi güçlü su kaynaklarıyla Adana, Türkiye için hâlâ değerini koruyor. Türkiye’de üretilen soyanın toplamının yüzde 60’ını, yer fıstığının yüzde 57’sini, narenciyenin yüzde 30’unu, mısırın yüzde 15’ini tek başına üreten Adana, sulama projelerini kısa sürede hayata geçirerek tarımsal arazi varlığında sulanamayan yüzde 50’lik bölümü de suyla buluşturduğunda, bu alandaki geliriyle sebze-meyve ve hububat başta olmak üzere birçok üründe mevcuttan üç kat fazla değer katabileceği hesaplanıyor. Dolayısıyla Adana, kamudan Çukurova’nın mevcut sulama kanaletlerinin bakım-onarımının yanı sıra kapalı basınçlı sulama sistemi yatırımlarını bekliyor. Bu alanda Adana Güçbirliği Vakfı tarafından hazırlanan rapor, Çukurova topraklarının sulanmasıyla ortaya çıkacak ürün arzının sebze-meyve-bakliyat enflasyonunu düşürecek etkide olacağını vurguluyor.
UNESCO ‘GASTRONOMİ ŞEHRİ’ ÜNVANINI TESCİLLERSE
Adana’nın geleceğinde etkili olacak bir başka alan turizm. Aslında son 10 yıla kadar turizm gelirlerinden neredeyse hiç pay alamayan Adana’da, gastronomi ve Uluslararası Portakal Çiçeği Karnavalı ile bu alandaki hareketlilik rakamlara da yansımaya başladı. Çukurova Kalkınma Ajansı, Adana Büyükşehir Belediyesi ve Adana Valiliği iş birliğiyle gerçekleştirilen UNESCO’ya “Gastronomi Kenti” olma başvurusunun Paris’ten onaylanmasıyla bambaşka bir sürece girecek Adana, bu alanda girişimcilerin ilgisine aday olarak karşımızda duruyor. Hatay, Tarsus, Kapadokya üçgeninin merkezinde yer alan Adana, yatırımla turizm destinasyonunda kendine farklı bir yer edinebilecek gibi. Ancak bu alanda kapsamlı ve stratejisi belirlenen bir çalışma şart.
HAVALİMANI GİTTİ KONTEYNER LİMANI GELDİ
Cumhuriyet tarihi boyunca var olan havalimanı kapatılan ilk ve tek şehir unvanını kazanan Adana’nın tesellisi “Doğu Akdeniz Konteyner Limanı” oldu. Türkiye’nin tüm limanlarının elleçleme kapasitesinin üçte ikisi kadar büyük kapasiteyle kurulacak konteyner limanı, Basra Körfezi’ni Irak ve Türkiye üzerinden Akdeniz’le buluşturacak “Kalkınma Yolu Projesi”nin de son noktası olacak. Kurulma çalışmaları hızla devam eden Doğu Akdeniz Konteyner Limanı’nın, Türkiye’nin 1 milyar doları aşan öncelikli yatırımlarından biri olduğunu belirtirsek ne söylemek istediğimiz daha iyi anlaşılabilir.
SANAYİ ÜZERİNDE ÇALIŞMAYA İHTİYAÇ VAR
Bugün gayrisafi yurtiçi hasılaya katkısıyla 8’inci büyük ekonomiye sahip Adana’da üzerinde çalışılması gereken en önemli alanlar sanayi ve ihracat. Her ikisinin de “orta gelir tuzağı” benzeri bir duruma düştüğünü gözlemlemek mümkün. Yaklaşık 10 yıldır 3 milyar dolar seviyesinde kalan Adana’nın öncelikle sanayisinde, Türkiye ortalamasının altında kalan yüksek teknoloji üretim oranını yükseltme çabalarına ihtiyacı var. Bu alanı geliştirecek iki faktörün biri üniversite-sanayi iş birliği, diğeri faaliyete geçmeleri çok geciken enerji ihtisas, tarım ihtisas, kimya ihtisas gibi organize sanayi alanlarındaki aksaklık ve gecikmeler… Ne demiştik? Adana, Osmanlı İmparatorluğu’nun iki sanayi şehrinden biriydi. Birçok Anadolu şehri sanayiciliği Adana’dan öğrendi. Ancak bugün TİM 1000’de Adana’nın 19, sanayiciliği Adana’dan öğrendiğini itiraf eden Gaziantep’in 60 şirketi bulunuyor. Adana, son yıllarda bu alandaki açığını kapatmak için gerçekten sağlam adımlar atıyor. Karataş’tan Yumurtalık’a, merkez ilçesi Sarıçam’dan Karaisalı’ya yeni sanayi alanları açarak yatırımcılara göz kırpıyor.
İşin özü, Adana bir taraftan hatırlandığı, özlendiği zengin imajına kavuşmak isterken; yerli ve yabancı yatırımcısına tarımdan enerjiye, turizmden sanayiye neredeyse her alanda kazancı paylaşma önerisi sunuyor.
YORUMLAR