'Metaverse' girişimciliğinin neresindeyiz?
Esra ÖZDEN

Esra ÖZDEN

[email protected]

'Metaverse' girişimciliğinin neresindeyiz?

05 Aralık 2021 - 21:37 - Güncelleme: 07 Aralık 2021 - 12:54

Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Adana OSB Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulunun ‘2021-2022 Eğitim-Öğretim Yılı Seminer Dizisi’ kapsamında genç öğrencilerle bir araya geldim.

Bu öğrenciler geleceğin iş dünyasını şekillendirecek. Türkiye’nin en çok gereksinim duyduğu teknik eleman ihtiyacının giderilmesinde gelecekte aktif rol üstlenecek bu öğrencilerin bazısı belki de kendi iş fikirlerini hayata geçirecek. Ya da çalıştıkları kuruluşların kurum içi girişimcilik faaliyetlerinde görev alacaklar. 

Dünya, inovatif girişimciliğin sınırlarını zorluyor. Bir taraftan hayatı kolaylaştıracak yazılımlar, donanımlar üretecek gençler yeni dünyanın az bilinen gerçeklerine de hazırlıklı olmalı. O yüzden ÇÜ AOSB Teknik Milimler Meslek Yüksekokulumuzun Müdürü Prof. Dr. Nigar Yarpuz Bozdoğan ve kurumun değerli akademisyenleri tarafından benden bu öğrencilere bir seminer vermem istendiğinde bu kez onların karşısına ‘Metaverse Dünyasında Girişimcilik’ başlığıyla çıkmak istedim. Çünkü dünya hızla ‘metaverse’ sürecine akıyor. 

İnternetin gelişiminden bir sonraki aşama olarak değerlendirilen ‘metaverse’, bir diğer adıyla ‘sanal evren’, insanların hiçbir fiziksel çaba harcamaksızın artırılmış sanal gerçeklik cihazları sayesinde bütünüyle zihinsel olarak kendilerini hissettikleri algısal evrenin adı. Bu evren bilgisayarlar, Android cihazlar ve 3D cihazlar sayesinde insanın yapay bir fiziksel ortama dâhil olmasını sağlıyor.

Bugün birçok dünya markası ‘metaverse’ yatırım yapıyor. Facebook’un sanal gerçeklik cihazları üzerine çalışan Oculus şirketini 2 milyar dolara satın alması süreci hayli hızlandırmış durumda. Nitekim Facebook bu alanda Microsoft gibi önemli yazılım firmalarıyla işbirliği anlaşmaları imzaladı. Ayrıca Roblox gibi oyun platformları da bu alanda büyük ar-ge yatırımları yapmaya devam ediyor.

Bu evreni sadece oyun veya coin sektörünün bir alanı olarak değerlendirmemek gerek. Şu anki mevcut dijital paralar önümüzdeki sürece –NFT’ler de dâhil olmak üzere– ‘metaverse’ dünyasında kullanılacak. 


Daha açık ve örneklerle yazmam gerekirse, bu yeni dünyada herkesin bir avatarı olacak. Bu sanal evrende giyineceğiz. Toplantılarımıza bu dünyada katılacağız. Bu toplantılarda kendi sesimiz ve mimiklerimizle, kendi seçtiğimiz kıyafetlerle yer alabileceğiz. Dünyayı buradan gezeceğiz ve spor ayakkabımızdan yata, Picasso tablosundan arsaya kadar tüm alışverişlerimizi buradan yapacağız. Örneğin dünyanın neresinde olursak olalım canımız Taksim’de dolaşmak istediğinde sokak çalgıcısına harçlık vermekten bir mağazadan spor ayakkabısı beğenmeye kadar ihtiyaçlarımızı bu evrende gidereceğiz. 

Genç nüfusuyla Türkiye, ‘metaverse’ evreninde kendine yer edinebilir. Gelişmiş ülke ve dünya markalarının 1990’lı yılların ikinci yarısından itibaren üzerinde çalıştıkları bu alanda kamunun yönlendirme ve altyapı sağlama görevinin yanı sıra bilişim alanında çalışan gençlerimizin de bu alana ilgi göstermesine ihtiyacımız var. Gençlerimizi ‘metaverse’ dünyasına girişlerinde sanal gerçeklik (VR), artırılmış gerçeklik (AR), yapay zekâ, blockhain, 5G, giyilebilir teknolojiler, sensor teknolojileri gibi alanlarda fırsatlar bekliyor. Ayrıca Covid-19 pandemisi süreci bazı sektörlerin ‘metaverse’ dünyasına daha hızlı bir giriş yapmalarına neden oldu. Medikal, geri dönüşüm sistemleri, online sistemler, enerji verimliliği, yeşil enerji, robotlar, drone teknolojileri gibi alanlar genç girişimcileri bekliyor. 

‘Metaverse’ dünyası geçmiş dönemde kaçırılan fırsatlara benzemiyor. Dijital dünya kolay ulaşılabilirlik sağlıyor. Bugün Silikon Vadisi’nde yer alan bir genç de, Adana’da bu dünyaya ilgi duyan genç de aynı sistemin üzerinde çalışabiliyor. Genç nüfusa sahip Türkiye’nin bu avantajını kullanarak kurumlarıyla birlikte hızlı hareket etmeye ihtiyacı var. Bununla beraber Web 3.0’a geçiş konusunda da hazırlık yaparak fırsatları kaçırmamak gerekiyor. 


KADIN KOOPERATİFLERİNİN MAĞAZA BAŞARISI 

Adana’nın tarihi merkezi Tepebağ’ın benim hayatımda önemli bir yeri var. Çünkü ben ilkokula Tepebağ’da bulunan İnkılap İlkokulunda başladım. Ahşap merdivenlerin gıcırtısıyla çıktığım sınıflarımı hiç unutmuyorum. Ulu Camii, şadırvan, Ramazanoğulları Konağı, Ziya Paşa Türbesi ve Büyüksaat’in saat başı çalan çan sesi ikliminde bir öğrencilik yaşadım. Bu bölge uzun yıllar adeta mezbelelik durumundaydı.  

Adana Valisi Süleyman Elban, Tepebağ’ı gün yüzüne çıkarmaya kararlı. Adana turizmine değer katacak Büyüksaat ve civarında bugünlerde hummalı bir çalışma var. Tepebağ güzelleşiyor. Ben de fırsat buldukça Adana’nın bu tarihi mekânını gezmeye, özlem gidermeye, şehir dışından gelen misafirlerimi burada ağırlamaya özen gösteriyorum.

Geçen hafta restorasyon çalışmalarının, sokak düzenlemelerinin yapıldığı bölgede, yani Çarşı Hamamı ile İnkılap İlkokulu arasında bir mağaza açıldığını gördüm. Adana’ya özgü obje, ürün ve hediyelik eşyaların yer aldığı bu mağazada Adana kadın kooperatiflerinin ürünleri satışa sunulmuş durumda. 

Alışveriş için girdiğim mağazada değerli arkadaşım Zeynep Kırılmış’la karşılaştım. Bu mağazanın yöneticiliğini yapan Kırılmış, burada kadınların emeğinin değerlendirilmesinin yanı sıra kentin tanıtımına önemli katkı sağlanacağını anlattı. Gerçekten çok beğendim, bazı ürünler satın aldım. Bu çabada emeği olan herkesi yürekten kutluyorum. Mağazanın ürün çeşitliliğiyle daha da gelişeceğine inanıyorum.

Adana’da ‘Mutlaka uğranmalı’ diyeceğim bir mekânı sizlerin de görmesini istiyorum.





Bu yazı 1290 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar