Yazık bu sanayiciye
MEHMET ULUĞTÜRKAN

MEHMET ULUĞTÜRKAN

[email protected]

Yazık bu sanayiciye

14 Temmuz 2025 - 11:46

Siyaset, televizyon ekranlarında, sosyal medyada, sokakta hararetle konuşulmaya devam ediyor.
Zor günlerden geçiyoruz.
Ama güzel ülkemin yoran, geren, kutuplaştıran gündemi; ne yazık ki asıl konuşmamız gereken hayati konuları gölgeliyor.

Size bir örnek vereyim:

Adana’nın toplam 3 milyar dolarlık ihracatının 1.8 milyar doları sadece bir yerden yapılıyor: Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölgesi’nden…

Türkiye’nin en büyük 1000 sanayi kuruluşunun yaklaşık 40’ı burada üretim yapıyor.
467 işletmede 42 bin kişi çalışıyor.
Adana’nın merkezine yalnızca 30 kilometre mesafedeki bu dev üretim üssüne, sanayicisi de çalışanı da en erken bir saatte ulaşabiliyor.
Çünkü trafik felç.

Adana Hacı Sabancı OSB’ye ulaşmanın iki yolu var.

İlki D-400 Karayolu. Çok sayıda kavşak, ve beklenen trafik ışıkları…
Yıllar önce yapılması gereken alt geçitler hâlâ proje aşamasında bile değil.

İkinci yol ise otoban. Ama artık o yola otoban denemez.
Çünkü sürekli akan bir trafiği yok.
Trafiğin akmadığı yola otoban denmeyeceğini herkes biliyor.

Bir sanayici, bir yatırımcı ya da bir çalışan; işine ya da evine gidip gelirken günde iki saatini yolda harcıyor.
Peki bu zaman kaybının maliyeti nedir?
Sabahın ilk dakikalarında trafikte harcanan sinir ve stres, gün boyu iş verimini ne kadar etkiler?

Ceyhan Enerji Bölgesi ve Yumurtalık yatırımları yoğunluğu arttığında bu yolların trafik sıkışıklığı hangi düzeye çıkacak?

Bu soruların cevabı bir yana, şu günlerde trafik normalden de yoğun. Çünkü, otobanda yol çalışması var.
Ama dün gördüm: Banketler konulmuş, yollar daraltılmış; ne bir iş makinesi var, ne bir çalışan…
Gündüz saatlerinde yapılması gereken işler durmuş. Oysa bu çalışmalar, gece de aydınlatmayla sürdürülebilir.

Daha da düşündürücü olan şu:

Kalıcı çözüme dair umutlar azalıyor.
Batı’dan ya da İç Anadolu’dan gelip Doğu ve Güneydoğu illerine transit geçen TIR'lar, otomobiller neden Adana şehir trafiğine karışmış otobanı kullansın?
Asıl çözüm, Ceyhan gişelerden başlayıp Pozantı’ya direkt bağlanacak yeni bir yol projesi.

Ama bu proje gündemde değil.
Neden?

Proje hangi aşamada?

Uygulanacak mı?
İnşaatına ne zaman başlanacak?
Bitiş tarihi ne zaman?

Sayıları artmayan, üreten insanları üzmeyin.

Bu insanları sıkışık trafikte heder etmeyin.

 

Sadece para politikalarıyla ekonomi düzelmez

Ekonominin yalnızca para politikalarıyla düzeleceğine inanmıyorum.
En kötü durumda dahi olsak, rasyonel kararlarla Türkiye ekonomisinin iki yıl içinde toparlanabileceğini iddia ediyorum.

Yapılması gerekenler:

  1. Kamuda tasarruf yapılıyormuş gibi değil, gerçekten yapılmalı.
  2. Elzem olmayan kamu yatırımları durdurulmalı. Sadece kamu müteahhitlerine iş çıkarmak için üretilen projeler rafa kaldırılmalı.
  3. Üretimle tüketimin faiz oranları aynı olmamalı.
  4. Vergi sistemi sadeleştirilmeli, oranlar düşürülmeli. Rekabeti bozan kayıt dışılığın cezaları caydırıcı olmalı.
  5. Üreterek ithalatı azaltan ve ihracat yapan sanayici, çiftçi, turizmci finansmana kolay erişebilmeli.
  6. Kur korumalı sistemler değil, sanayiciyi koruyan yapısal uygulamalar devreye alınmalı. Çin ve Hindistan rekabeti nedeniyle pazar kaybeden sanayiciye destek verilmeli.
  7. Mısır, Cezayir, Romanya gibi ülkelere taşınan sanayi yatırımlarının neden gittiği araştırılmalı, gereken önlemler alınmalı.
  8. Ülke gündemi boş tartışmalardan, yapay kutuplaşmalardan arındırılmalı.
  9. Özellikle tabela üniversiteleri öncelikli olmak üzere üniversitelerin yarısı kapatılmalı, bu kurumlar üreticinin ihtiyaç duyduğu meslek liselerine dönüştürülmeli.
  10. Hedefi bu güzel ülkeden gitmek olan gençlere kendi ülkelerinde üretme imkânları sunulmalı. Eğitim müfredatı; ahlak, vatan sevgisi ve sorumluluk duygusunu esas almalı.

Ancak…
Hukuk, liyakat ve bilim bu ülkeye nüfuz etmeden, yukarıdaki 10 madde sadece bir temenni olarak kalır.

Asla zor olmayan bu düzenlemelere siz ne eklemek istersiniz?

 

Patronlara 7 önerim

 

İş hayatımda 36’ın yılımı geride bıraktım.

Çalışan oldum, memur oldum, şirket ortağı oldum, yönettim.

Bunlar elbette çok değerli tecrübeler...

Ama daha önemlisi, bir ekonomi muhabiri olarak onlarca sektörden yüzlerce şirketi gözlemleme fırsatı buldum.

Şirket sahipleriyle dostluklar kurdum, başarı hikayelerini haberleştirdim.

Bugün, önerilerimi paylaşma zamanı geldiğini hissediyorum.

Şu anda derin bir ekonomik krizle karşı karşıyayız.

Zorda olmayan şirket yok gibi.

Maaşlar ödenmekte zorlanıyor, iç ve dış pazarlar daralıyor, stoklar tarihin en yüksek seviyesinde, tahsilatlar gecikiyor. Faiz oranları neredeyse ödenemez durumda ve finans kuruluşları destek vermek yerine engel çıkarıyor.

Ben bu durum şuna benzetiyorum:

Kanser bulaşmamış şirket yok; ancak evreleri farklı. Bazıları birinci evrede, bazıları dördüncüde.

Tüm bu deneyimlerimden süzdüğüm 7 öneri:

1. Şirketlerin dümeninde finansçılar olmalı. En iyi finansçıyı mutlaka danışman olarak yanınıza alın. Çünkü siz makine dairesiyle uğraşırken, dümen başındaki küçük bir hata buzdağına çarpmaya yol açabilir.

2. “En iyisini siz bilirsiniz efendim”ci, şakşakçı genel müdürünüzü ve müdürlerinizi, bedeli ne olursa olsun şirketten uzaklaştırın. Aksine, sizinle fikir çatışmasına giren yöneticilerinize değer verin.

3. “Biz büyüğüz, bize bir şey olmaz, bu krizi atlatırız” rehavetine sakın kapılmayın.

4. Giderlerinizi kısın demiyorum ama sıkı kontrol edin. Yöneticilerinizin sizin kesenizden “ağalık” yapmasına izin vermeyin.

5. Her birimi bizzat siz denetleyin; denetimleri başkasına bırakmayın. Denetlerken de mutlaka yalnız olmaya özen gösterin.

6. Şirketiniz ne kadar köklüyse, içinde o kadar çeteleşme olabilir. Bunları ilk fırsatta dağıtın.

7. Şirketler inatlaşmayla yönetilmez. Kazanmayan, zarar eden operasyonları gözünüzün yaşına bakmadan, “prestij kaybederiz” düşüncesine kapılmadan lav edin.

Bu 7 öneriye siz de katılır mısınız?

 

Bu yazı 1239 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar