Depremzede çiftçiyi üretiyor hale getirmek zorundayız
MEHMET ULUĞTÜRKAN

MEHMET ULUĞTÜRKAN

[email protected]

Depremzede çiftçiyi üretiyor hale getirmek zorundayız

05 Mart 2023 - 22:03

Fatih Cihan…

Nurdağı’nda çiftçi.

50 dekarı bahçe, geri kalanı tarla bitkilerinde olmak üzere 650 dekarlık alanda modern tarım teknikleriyle üretim yapıyordu.

6 Şubat saat 4,17 depreminde evi yıkıldı, canını zor kurtarabildi.

Traktörleri, tarım makineleri, tohumdan ilaca malzeme bulundurduğu deposu, hasat ettiği ürünleri enkazın altında kaldı.

Mevsimlik tarım işçileri Nurdağı’nı terk etti.

Depremde su kuyusu yön değiştirdi, artık su yok. Su taşıyan beton arklar kırıldı. Sulama sistemi yerle bir oldu.

İlçesinde gübre, ilaç, tohum bayisi kalmadı.

Bu durumda Fatih Cihan’ı veya benzer durumdaki üreticileri klasik destekleme modeliyle ayağa kaldırabilmek mümkün mü?

Değil.

Peki, ne yapılmalı?

Mevcutta uygulanan ekipman hibe programında yüzde 50 hibe oranı daha da yükseltilmeli. Deprem bölgesindeki üreticilerin başvuruları bürokrasi azaltılarak hızla ve olumlu şekilde sonuçlandırılmalı.

Yerli ve yabancı traktörlerde KDV ve diğer tüm vergiler kaldırılmalı. Ziraat Bankası, traktörde marka, model, emisyon kategorisi gözetmeden en az 7 yıl vadeli düşük faizli finansman sağlamalı.

Basınçlı sulama sistemi yaşanacak kuraklıkla daha önemli hale geldi. Bu çerçevede ihtiyaç duyulan sistemin sübvanse edilecek faiziyle finansmanı minimum 10 yıllık vadeyle üreticiye ulaştırılmalı.

Mazot, yem, tohum, gübre ve ilaçta Tarım Kredi Kooperatifi ve Ziraat Bankası kredi desteği, kamunun bu alanlardaki hibe desteği artırılmalı.

Afetten zarar görenlere bu desteklerin verilmemesi durumunda bölgede tarım, kendi imkânlarıyla ayağa kalkabilir mi?

Mümkün değil.

11 kentte binlerce tarım işletmesi ekonomi yönetiminden daha hızlı, klasik desteklemenin ötesinde yardım bekliyor.

Kuraklığın gıda güvenliğinde yeni sorunlar yaşatacağının konuşulduğu bir dönemde depremzede çiftçiyi üretiyor hale getiremeyen Türkiye daha büyük bir sıkıntı yaşamak istemiyorsa radikal adım atmalı.

Ama vakit kaybetmeden…

Zira toprak, ne ekim ne hasat tarihini değiştirebiliyor.

////////////////////////////

ADANA’DA YALNIZ OLMADIĞIMIZI HİSSETTİK

Kahramanmaraş merkezli depremler, Adana’da 418 can kaybına neden oldu.

Felaketi iller bazında mukayese etmek doğru değil. Zira deprem bölgesinde bulunan herkes aynı dehşeti yaşadı.

Unutmayalım diye not düşmek isterim.

Depremle Adana’da elektrik kesilmedi. Hiç karanlıkta kalmadık.

Doğalgaz kesintisiz verildi.

Musluklardan suyumuz hiç eksik olmadı.

Belediyeler çöp toplama, sokak temizliği dâhil rutin görevlerini yaptı.

Hastanelerimiz cansiperane çalıştı.

Asayiş berkemaldi.

Depremden etkilenen Adana’da kamu kuruluşlarından özel sektöre, STK’lardan vatandaşlara kadar her kesim daha zor durumda olan çevre illerin yardımına koştu.

Merkezi yönetimle yerel yönetim uyumlu ve soğukkanlılardı.

Şakirpaşa Havalimanı’nın etkin çalıştırılması dâhil lojistik ve koordinasyonda Adana çok başarılıydı.

Büyük felaketlerde olumsuzluklar daha çok göze çarpar.

Başta Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişçi, Adana Milletvekilleri Ömer Çelik ve Jülide Sarıeroğlu, Adana Valisi Dr. Süleyman Elban ve Adana Büyükşehir Belediyesi Başkanı Zeydan Karalar olmak üzere yöneticilerimizden enkaz başında canı pahasına çalışan kardeşlerimize kadar bana şehrimizin sahipsiz olmadığını hissettirdiler.

Böyle günlerde alkış, takdir pek akla gelmez.

Ben kendi adıma teşekkür etmek istedim.

////////////////////////////

MERSİN’İ YALNIZ BIRAKMANIN BEDELİ AĞIR OLUR

Dünyanın en gelişmiş şehrine bir anda nüfusunun yarısı kadar insan girsin, o kent felç olur.

İçme suyundan kanalizasyona, internet ağından gıda tedarikine, sağlıktan eğitime düzen kalmaz.

Mersin şu an bunu yaşıyor.

Merkezi yönetimin, İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Kocaeli gibi büyük kent yönetimlerinin Mersin’e destek olma zarureti var.

Deprem felaketi nedeniyle milyonlarca insana kucak açan Mersin’e bugün destek verilmezse yarın geç olur.

Yazlığı, yaylası, şehir merkezi hırca hınç dolan Mersin derhal özel bir statü ile desteklenmeli.

////////////////////////////

TEK GÜNAHKÂR MÜTEAHHİTLER Mİ?

Müteahhit, imar planı yapabilir mi?

Yapamaz.

Riskli parselleri ayıklamak şehir plancılarının işidir.

Müteahhit, zemin etüdü yapabilir mi?

Yapamaz.

Zemin etüdü inşaat, jeoloji, jeofizik mühendislerinin görev aldığı kurumların işidir.

Müteahhit, proje yapabilir mi?

Yapamaz.

Projeler makine, elektrik, inşaat mühendisleri ve mimarların işidir.

Müteahhit, kendi başına iş yapabilir mi?

Yapamaz.

Belediyelerin ilgili birimleri müteahhidin iş bitirmesi yeterliyse ruhsat verir.

Müteahhit, ruhsatını almış olsa da işe başlayabilir mi?

Başlayamaz.

Tam zamanlı şantiye şefi çalıştırmak zorundadır. Bu şef, inşaat mühendisi veya mimar olabilir. Sorumluluk bunlara aittir. Kullanılan malzemeden şantiye şefi sorumludur. İsterse inşaatı durdurma yetkisi vardır.

Müteahhidin şantiye şefiyle çalışması yeter mi?

Yetmez.

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’nün seçtiği ‘Yapı Denetim Şirketi’ kullanılan malzemeyi, yapılan işçiliği denetler. Denetleme şirketi betondan numune alır, test eder. Kurallara uyulmamışsa betonları, demirleri söktürür, doğrusunu yaptırır.

Müteahhit, tüm bu süreci harfi harfine yasalara uygun yapsa da işlem tamamlanmış olur mu?

Olmaz.

Biten inşaatı ‘Yapı Denetim Şirketi’ raporlar. Belediye, teknik personeli ile kontrol eder. Her şey yönetmeliklere uygunsa iskân verilir.

Müteahhit ve inşaatın bitim sürecindeki kişi ve kurumları saydım.

Hatalı, yıkılan bir binanın ardından günah keçisi müteahhidi tutuklamak yeter mi?

Sadece müteahhidi cezalandırmakla adalet sağlanmış olur mu?

Yitirilen canlar geri gelir mi?

Müteahhidi birkaç ay hapsedince hak yerini bulmuş olur mu?

Bu yazı 510 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar