Sahibi hukuken hissedarlarının olsa da bazı şirketler memleketin varlığıdır.
Adana OSB’de üretim yapan Güney Çelik de bunlardan biri.
Çelik hasır, düz ve nervürlü çubuklar, galvanizli tel üretiyor.
Ürünleri yurt içi ve yurt dışında beğeniliyor. Üretiminin yüzde 50’den fazlasını 70 ülkeye ihraç ediyor.
Sürekli katma değer yükseltme çalışmaları yapan şirket, sektörünün ilk Sanayi Teknoloji Bakanlığı onaylı Ar-Ge Merkezi’ne sahip.
Güney Çelik’i bugün kurmaya kalksak 100 milyon dolara ve 20 yıllık tecrübeye ihtiyacımız var.
Türkiye tel ihracatının yüzde 40’ını tek başına gerçekleştiren, yıllardır ‘Türkiye’nin En Büyük 500 Sanayi Kuruluşu’ listesinden inmeyen bir şirketten bahsediyorum.
Bugün faaliyette değil.
Yaklaşık 700 çalışan mağdur.
Yönetiminde ikisi kadın ve hakim hisseye sahip bir erkek toplam 3 kardeşin yer aldığı Güney Çelik’te son iki aydır üretim yok.
Sorun, iş bilmezlik değil.
Sorun, artık rekabet edilemiyor olmasından kaynaklanmıyor.
Sorun şirket ortakları kardeşler arasındaki anlaşmazlık.
Çözülebilir mi?
Elbette çözülebilir.
Çözülmeli mi?
Mutlaka.
Güney Çelik, Adana’nın bir değeri.
Adana OSB Başkanı Bekir Sütcü…
Ağabeyliğinize ihtiyacımız var.
ATATÜRK FİLMİNDE ADANA NEDEN GÖZ ARDI EDİLDİ?
Rezalet!
Bu kelimeyi Atatürk filminin 2'nci bölümü için kullandım.
'Geldikleri gibi giderler' bölümünü çekeceksin, Mondros Mütarekesi'ni Adana'da öğrenen, Yıldırım Orduları Komutanlığını Alman general Liman von Sanders'ten Adana'da devralan, kurtuluş planlarının tamamını Adana'da yapan, 'İngilizlerin menfaatine uyacak emirlerinizi yerine getirmeye yaradılışım elverişli değil' diyerek telgraflarıyla Payitaht'a Adana'dan isyan eden Mustafa Kemal'i Adana'da tek kare canlandırmayacaksın?
Bu bölümün en az yarısı Adana'da yani İstasyon binasında, yani Şakirpaşa Konağı'nda, yani postanede telgraf başında yani eski Adana sokaklarında çekilmeliydi.
İşgalde ilk kurşunun atıldığı Dörtyol'u, Güney Cephesi'nde moralleri yükselten Pozantı Kongresi'ni, 44 Kuvvacının 800 Fransız askerinin esir alındığı Karboğazı Zaferi'ni yok sayan Kurtuluş Savaşı, Atatürk, Milli Mücadele eserlerini ortaya çıkaranları affetmiyorum.
Atatürk filminin 2'nci bölümünde Mustafa Kemal'in 11 gün kaldığı ve bu 11 günden aldığı cesaretle boğazda demirlemiş düşman gemilerine 'Geldikleri gibi giderler' sözünü söyleten Adana'daki gelişmeleri filme yansıtmayan metin yazarını, yönetmenini kınıyorum.
VAHAP MUNYAR TÜRKİYE GAZETECİLER CEMİYETİ BAŞKANI
Mesleğimizin duayeni, Ekonomi Gazetecileri Derneğimizin Yüksek İstişare Kurulu Üyesi naif ağabeyim Vahap Munyar, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığını üstlendi. Bugün Türkiye’nin iyi ki var dediğimiz iş dünyası yayını Ekonomi gazetesinin yöneticiliğini yapan Vahap Munyar, akılcı, bilgi veren, faydalı gazeteciliğiyle hepimize örnek olmaya devam ediyor.
Yeni görevinde çok başarılı olacağına inanıyor, hayırlı olmasını diliyorum.
Bu arada ‘10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nde genç gazeteci adaylarıyla sohbet ettik.
İçlerinden biri şöyle bir soru yöneltti:
"Bugün hangi gazetecileri kendimize idol olarak belirleyebiliriz? Kimi takip edelim, kimlerin izinden gidelim?"
Diyemedim ki:
Çocukken olmak istediğim gazeteci profili artık yok. Benim tanıdığım gazeteciler para bilmezdi. Aracılık, komisyonculuk, iş takipçiliği yapmazdı. Haberi menfaat elde ettiği kişi veya kuruma göre değil, halka ve vatana yarar sağlayıp sağlamayacağına bakarak yazardı. Çok cesurlardı. Yalakalık, yandaşlık bilmezlerdi. Kalemini kırar ama satmazlardı.
Bugün ‘haber’ yazan gazeteci yok. Kuruma, kişiye göre metin yazan halklailişkilerciler var.
O yüzden bugün ‘haber’ yoğun bir yayın yok. İçi bilinçli olarak şarlatanlıklarla doldurulmuş medya var.
Elbette mesleğinin hakkını veren meslektaşlarım var. Vahap Munyar, Hakan Güldağ, Dr. Şeref Oğuz gibi… Ama bir elin parmakları kadar.
Gençlere öykünecekleri, izinden gidecekleri gazeteci isimleri sayamamak ne acı.
Sahi siz mesleğini hakkıyla yapan 10 gazeteci sayabilir misiniz?
YORUMLAR