Yeni yönetim sisteminde eğitim ve girişimcilik
Esra ÖZDEN

Esra ÖZDEN

[email protected]

Yeni yönetim sisteminde eğitim ve girişimcilik

02 Ağustos 2018 - 09:29 - Güncelleme: 02 Ağustos 2018 - 09:36

ABD Başkanı Donald Trump, açıklamalarıyla ‘Ticaret Savaşları’nı başlattı. Dünyada bir dönem küreselleşme, bütünleşme rüzgârı esmişti. Şimdi tam tersine ayrışma, ülkelerin ve birliklerin birbiriyle kutuplaşma kasırgası başlıyor. Bu durumun ilk yaptırımı ambargolar olacak. Ambargolar ekonominin en zor enstrümanı. Satış yapacağınız ülke kısıtlanıyor. Az gelişmiş ülkelerin nereden ithalat yapabileceği sınırlandırılabiliyor. Gelişmekte olan ülkelere teknoloji satışı durduruluyor. Önemli ara mamul ve hammaddelere ulaşımları zorlaştırılabiliyor.

BU SEVİYE İLE YÜKSEK TEKNOLOJİ OLMAZ

Gelişmekte olan ülkeler arasında yer alan Türkiye, başlayan ticaret savaşları çerçevesinde oldukça zorlanacak, ihracat pazarları açısından sekteye uğrayacak. Başta savunma sanayii ve bilişim olmak üzere özellikle teknoloji yoğun alanlarda tedarikte zorlanılacak. Yani hem kendi ihtiyaçlarımızı giderme hem de ihracatta hayli zorlanacağımız yeni bir dönem bizi bekliyor. Mevcutta yüksek teknoloji ihraç eden 190 ülke arasında 102’nci sıradayız. İhracatımızın yaklaşık yüzde 4’ü yüksek teknoloji ürünü… Bu yeni durumun belki de tek iyi yanı yerli ve milli üretime geçişin hızlanacak olması.

Ancak yüksek teknolojide yerli ve milli üretim kolay değil. Bunun için;

  • Eğitimli ve nitelikli işgücümüz olacak.
  • Yaptığı çalışmalar tez sayfalarından gerçek hayata geçmiş akademisyenlerimiz olacak.
  • Eğitimli, mentorlu, finansa kolay ulaşabilen girişimcilerimiz olacak.
  • Düşük faizle borçlanabilen özel sektörümüz olacak.
  • Hukukun üstün olduğu, güvenilir, demokratik bir ülkemiz olacak.
  • Yerelden ulusala etkin, hızlı, girişimcinin önünü açan bir yönetim sistemimiz olacak.  

Dikkatinizi çekmiştir. ‘Olacaklar’ listemizin neredeyse tamamında iyi eğitilmiş bireylere ihtiyaç var. Yani Türkiye, katma değeri yüksek, teknolojik ürünü eğitim seviyesi yüksek kesimle hayata geçirebilecek. Yeniliği, icadı, markayı eğitim ortalaması yüksek bir ulusla hayata geçirebileceğiz.

İÇLER ACISI TABLO

İyi de, eğitimde neredeyiz?

Önceki gün Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) sonuçları açıklandı. Sınava katılan üniversite adaylarının başarı grafiği içler acısı.

Bu yıl lise mezunu çocuklarımız 40 matematik sorusundan ancak 5,6’sını, fen bilimlerinden 20 sorunun 2,8’ini doğru yanıtlayabilmişler. Bu istatistikle geleceğimiz çerçevesinde bilim üretebilmek, teknoloji geliştirebilmek, inovatif girişimci olabilmek, dünya ile rekabet çok zor.

Öğrencilerimiz bu durumda da öğretmenlerimiz nasıl?

Yine önceki gün ÖSYM, ‘Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi’ sonuçlarını açıkladı. Fen bilimleri ve teknoloji öğretmenlerimiz kendi branşlarında sorulan 50 sorunun 11’ine doğru cevap verebildiler. Kimya öğretmenleri kendi branşlarındaki 50 sorunun 14’ünü, fizikçiler 16’sını, matematikçiler 11’ine doğru cevap verebildiler.

Hem öğrenci hem öğretmen penceresinden bakıldığında eğitimde vahim bir tabloya sahibiz. Defalarca bakanların ve yöntemlerin değiştirildiği eğitim sistemimizdeki başarısızlığı herkes kabul etti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan belki de bu gerçeği görerek radikal bir adım attı. Eğitimin özel sektör temsilcisi, akademisyen ve çok farklı özelliklere sahip bir ismi, yani Prof. Dr. Ziya Selçuk’u başkanlık sistemi kabinesinin ilk ‘Milli Eğitim Bakanı’ olarak atadı.

PROF. SELÇUK FAKTÖRÜ

TED Üniversitesi’nin ve Özel Maya Okulları’nın kurucusu, TÜBİTAK Yürütme Komitesi Üyesi, Türkiye Zekâ Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi, ‘Gelişim Psikolojisi’ yüksek lisansına sahip, MEB Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı ile teşkilatı yakından tanıyan bir ismin Milli Eğitim Bakanı olarak göreve başlaması yukarıda saydığım endişelerimizin giderilmesi çerçevesinde umut oldu.

Selçuk’u konuk olduğu bir TV programında izledim. Söyledikleri çok önemliydi. “Bakan olmaya çalışmayacağım, görmeye çalışacağım. Aklımla ve kalbimle görmeye çalışacağım” diye başladı söze. Dezavantajlı gruplara öncelik verileceğini belirtti. Yapay zekâ, block-chain mantalitesi, big data yönetimine önem verileceğini söylemesi uzun yıllardan beri girişimcilik üzerine çalışan biri olarak en çok beni mutlu etti. “Eğitimimiz ekonomi, demokrasi ve adaletle ilintili olacak” sözü de bütün anlattıklarının özetiydi.

Selçuk’un yeni dünya düzenine entegre olabilecek, geleceği yakalayan, öz değerlerimizle bütünleşen, mutlu ve bilge bir gelecek nesil oluşturmayı hedefleyen konuşmasından çok etkilendiğimi belirtmeliyim.

Yeni dönemde istihdamı artırmak ve ekonomiye çarpan etkisi yaratmak istiyorsak, sistem içine inovatif girişimciliği de enjekte etmeliyiz. Girişimcilik seçmeli değil, zorunlu dersler arasında yerini almalı. Robotik yazılım ve geleceğin mesleklerine fütürist bir strateji ile yaklaşarak yeni nesillerde kalıcı dokunuşlara ihtiyaç var.

Sonuç olarak, geleceğimizin en hayati alanı eğitimde okulla iş hayatını, bireylerle yeni dünyanın gerçeklerini, iş hayatıyla öğrenciyi sarıp sarmalayacak bir ekosistemi hayata geçirmemiz gerekiyor.

Bu sürece Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk’la hızlı ve doğru adımlarla girdik diye düşünüyorum. |

Bu yazı 3074 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar